Tiyatro Atölyesi | Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar İçin Uygulama ve Araştırma Merkezi (SOYAÇ)
SOKAKTA YAŞAYAN ve ÇALIŞAN ÇOCUKLAR İÇİN UYGULAMA ve ARAŞTIRMA MERKEZİ
Maltepe Üniversitesi / SOYAC

Tiyatro Atölyesi

Paylaş

Çocuklarla Birlikte Projesi kapsamında 2011-12 Akademik Yılı Güz Döneminde Kartal Gözlemevi’nden gelen çocuklarla ‘Tiyatro Atölyesi’ yürütülmüştür. Bahar döneminde devletin sokakta yaşayan çocuklara hizmet veren farklı kurumlarından gelen daha fazla çocuğun katılımı ile yavaş yavaş çocukların ilgi, isteklerine ve yeteneklerine bağlı olarak başlatılmıştır.

Tiyatro Atölyesinin Amacı:

Tiyatro çalışmaları çeşitli kaynaşma, ısınma çalışmaları, çeşitli bedensel hareketler, pandomim, rol oynama, doğaçlama, öykü oluşturma, dramatizasyon gibi etkinliklerden oluşmuştur. Tiyatro aracılığı ile çocukların psikososyal, bilişsel ve dil gelişimlerine ve kendilerini ifade edebilecekleri, ilişki kurabilecekleri ‘güvenli bir ortam oluşturmak’ yolu ile onların duygusal gelişimlerine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Ayrıca proje ile üniversite ortamında çocukların üniversiteli gençler ile bir araya gelerek toplumla bütünleşmelerinin yanı sıra çocukların gelişimlerine katkı sağlayacak psikolojik anlamda ‘olumlu deneyimler’ kazanmaları da amaçlanmıştır.

Tiyatro etkinlikleri sonucunda bireyde kalıcı davranış değişiklikleri meydana geldiğini gösteren pek çok araştırma vardır(Nyohi, 2002; Spratt, ve ark., 2000). Bu araştırmalara göre tiyatronun, yaratıcılık ve estetik gelişimini sağlama, eleştirel düşünce becerisini geliştirme, grup içinde hareket edebilme becerisini geliştirme, kendine güven duyma ve karar verme becerileri kazanma, sözcük dağarcığını geliştirme yoluyla, dil ve iletişim becerileri kazanma, duyguları ve düşünceleri geliştirme ve moral değerlerin gelişiminde etkili olduğu sonucuna varılmıştır.

Tiyatro çocuğu merkeze alarak onun öğrenme sürecinde aktifleşmesini sağlar. Aktif öğrenmenin gerçekleştiği tiyatro çalışmaları sayesinde çocuklar, yaratıcı, eleştirel, çok boyutlu ve özgürce düşünebilmekte; bilişsel, sosyal, duygusal, psikomotor yönden gelişim göstermekte, eğlenirken empati kurabilmekte, bildiklerini hayata geçirebilmekte, sorumluluk duygusu kazanma ve işbirliği yapma becerilerini geliştirmektedir. Çocukların bir grubun üyesi olmaları, onların toplumun da birer üyesi olduklarını düşünmelerini sağlamakta bu da çocukların toplumsallaşmasına, terapötik gelişimlerine katkıda bulunmaktadır.

Bir büyük sürekli projenin bir bölümü olarak yürütülen bu uygulamada temel amaç çocukların çeşitli atölye etkinliklerinden yaralanarak, özellikle akranları ve diğer yetişkinlerle etkinliklerde bulunarak yaşama bağlanmaları, hedeflerini belirlemeleri, iletişim kurmaları, problem çözücü tavır geliştirmeleri, kendilerini geliştirmeleri ve özetle kendilerini gerçekleştirmeleri hedeflenmektedir.

Tiyatro Atölyesinin Öğrenciler için Hedeflenen Amaçları:

  • Mesleki donanımlarının, kişisel gelişimlerinin sosyal becerilerinin desteklenmesi,
  • Sosyal duyarlılığı yüksek vatandaşlar olmalarına katkı sağlamak,
  • Etkin vatandaş olmalarına öncülük ederek onlara daha etkin olabilecekleri bir yaşam olanağı sunmak.
  • Karşılıklı öğrenme (çocuklar-öğrenciler) için zemin oluşturmak
  • Grup içinde var olabilme ve grup olarak çalışma becerilerini geliştirmek,
  • Grup süreçlerine farkındalık kazanmalarını sağlamak,
  • Deneyim kazanmak ve deneyimleyerek öğrenmelerini sağlamak
  • Grup süreci içinde bireylerden ve gruptan sosyal destek sağlayarak gelişimlerinin kolaylaştırılması,
  • Deneyim kazanmak ve deneyimleyerek öğrenmelerini sağlamak,
  • İnsan gelişimine uygun, iletişimin şeffaf ve güvenilir olduğu, küçük bir demokratik ortam oluşturarak çocukların travmalarına rağmen kendilerini gerçekleştirme olanakları yaratmak,
  • Bu bağlamda başka çalışmalarda da kullanılabilecek bir örnek pilot çalışmayı oluşturmaktır.

Tiyatro Atölyesinin İşleyişi Hakkında Bilgi:

‘Tiyatro Atölyesinin’ uygulaması Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü gönüllü bir son sınıf öğrencisinin sorumluluğunda iki Tiyatro Bölümü son sınıf öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Uygulamalar Maltepe Üniversitesi’nde SOYAÇ’a ayrılan odada haftada bir gün iki saat çocukların üniversiteye getirilmeleri ile yürütülmüştür.

Çalışma kapsamında ortalama 3 çocuk bir kurum personeli ile birlikte Cuma günleri 8 hafta boyunca Üniversiteye gelerek ‘Tiyatro Atölyesi’ne’ katılmışlardır. İlk hafta 5 olan çocuk sayısı, çocuklardan birinin kurumdan ayrılması ile ikinci hafta 4’e düşmüştür. Bir başka çocuk ise okula devam ettiği için gruba 3 kez katılabilmiştir. 7. Hafta kuruma yeni gelen bir çocuk, daha sonra kurumdan ayrıldığı için gruba bir kez katılabilmiştir.

Çocuklar ağır istismara uğramış ve yeniden uğrama riski olan çocuklardır. Çocukların tamamının sokakta yaşama geçmişleri ve yeniden sokağa dönme riskleri söz konusudur.Çocukların biri hiç okuma-yazma bilmezken, okula devam eden bir çocuk dışında diğer tüm çocukların okuma-yazma becerileri son derece sınırlıdır. Çocukların bazılarının hafif düzeyde mental retardasyonu da söz konusudur. Çocuklardan biri 17 diğerlerinin yaşları ise 13, 14 ve 15’dir.

Çocukların yanı sıra 19 Psikoloji Bölümü öğrencisi ile iki Erasmus öğrencisi, ‘Sosyal Sorumluluk Dersi’ kapsamında gruba devam etmişlerdir. Ayrıca sonradan gerçekleştirilmesi planlanan diğer atölye sorumluları da bazen misafir olarak katılmışlardır.  Aynı zamanda Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olan iki proje yürütücüsü, grup sürecinde katılımcı olup, grubun işleyişi ve bireysel ve grup gelişimini sürdürebilmek üzere kolaylaştırıcı rol almışlar ve süpervizyon görevini sürdürmüşlerdir. Proje gönüllüleri proje başlamadan önce ve proje boyunca bu alanda uzman kişilerden akademik ve uygulamaya dönük eğitimler almışlardır.

ERASMUS öğrencisi olarak Merkez’de staj yapan B. 5 hafta boyunca düzenli olarak çocukları haftada iki kez kurumlarında ziyaret etmiş ve gruba katılmıştır.

Zaman zaman kutlamalar ve partiler ile grup bütünlüğü güçlendirilmeye çalışılmıştır. 30 Aralık 2011 tarihinde öğrencilerle birlikte ilk kez çocukların kaldığı kuruma gidilmiş, çocuklarla birlikte bir yılbaşı kutlaması yapılmıştır. Aynı hafta Kuruma yeni gelen 3 çocuk da Yılbaşı Partisine katılmışlardır Uygulamaya ilişkin ana hatları ile planlamalar yapıldı ise de toplumda ve zor bir grupla çalışmanın gereği uygulama spontan olarak o günün genel havasına, çocukların duygu durumlarına bağlı olarak değişikliklere uğramıştır.

Her oturum çocukların kısa dikkat süreleri de göz önünde bulundurularak 6 bölümden oluşmuştur.

Oturum Planı

14.00 Karşılama
14.10 Isınma Oyunları
15.10 ARA (küçük ikramlar)
15.25 Sohbet
15.50 Müzik
16.00 Uğurlama

 

Tiyatro Atölyesi kapsamında yapılan çalışmalar her hafta grubun duygu durumu ve dinamiğine göre farklılaşsa da genel olarak şu şekilde gerçekleştirilmiştir:

Gruba her hafta katılımcıların kendi alanlarını oluşturabilecekleri şekilde mekanın düzenlenmesi ile başlanmıştır. İlk olarak grup üyeleri bir grup bütünlüğü içinde hareket etmelerine ve gruba kendilerini ait hissetmelerine yardımcı olacak serbestçe salınma, yürüme, birbirlerini görmeleri – fark etmeleri ve selamlaşma ile başlanmıştır.

Daha sonra bir daire oluşturarak beden ısınması çalışmalarına geçilmiştir. Bu çalışmada el-kol koordinasyonundan başlanarak tüm bedenin beyin tarafından kontrolü, konsantrasyon süresinin uzatılması, beden ve zihin sınırlarının zorlanması hedeflenmiştir. Günlük hayatımızda kullanmadığımız kaslarımızın farkına varmak, kullanılır hale getirmek de çalışmanın amaçları arasındadır. Çocuklar bu çalışmayı spor yapmak olarak yorumlamışlar zaman zaman yorucu bulduklarını da söyleseler istekli bir şekilde katılımcı olmuşlardır

Beden ısınmasından sonra, olanaklar dahilinde yere diz çökmek suretiyle ses çalışmasına geçilmiştir. Ses ısınmasını yere diz çökmüş vaziyette yapılmasının nedeni diyafram kasının o pozisyonda daha fark edilir biçimde çalışmasıdır. Daha sonra bedenin farklı seviyelerini kullanmayı deneyimlemek şeklinde çalışmalara devam edilmiştir. Grup ayrıca ‘çirkin olma’ gibi yüz ifadelerinin yanı sıra farklı duygu ifadelerini de çalışmıştır.  Beden ve ses ısınması bittikten sonra, küçük küçük role girme, grup oyunları, rolde kalma egzersizleri denenmiş grubun şartları nedeniyle (katılımcı sayısının fazla olması, mekanın darlığı, vs ) çalışmaları sınırlandırmıştır.

 Tiyatro Çalışması Sonrası Paylaşım

Çocukların birbirlerine yönelik örseleyici, genel olarak ilişkilerinde de özellikle Y.’nin saldırgan ve sert olabilen tutum ve davranışları grup da belli kuralların gündeme getirilmesini zorunlu kılmıştır. Çocukların da katılımı ile aşağıdaki grup kuralları ve ilkeleri belirlenmiştir:

  • Kötü söz söylenmemesi, vurulmaması
  • Herkesin yalnız kendisi adına konuşması, başkaları adına konuşmaması
  • Başkalarını rahatsız etmemek için sessiz müzik dinlenmesi
  • Grup içinde bulunurken diğerlerinin de gözetilmesi
  • Konuşurken veya davranırken bir diğerini kıracak, incitecek şekilde davranılmaması
  • Grup bireylerinin birbirleri ile alay etmemesi
  • Herkesin katılımcı olmasının sağlanması
  • Grupta konuşulanların dışarıya taşınmaması
  • Grup üyelerinin birbirlerine sosyal destek sağlamaları

Tiyatro etkinliklerine ara verildiğinde tüm grup olarak veya daha küçük gruplara bölünerek sohbetler yapılmıştır. Gruba iki kez Hemşirelik Fakültesi’nden bir öğretim üyesi gelmiş çocuklarla sağlıklı beslenme ve sigarının zararları konusunda etkileşimsel bir yaklaşımla çocuklara bilgiler vermiştir. Zaman zaman insanlar arası ilişkilerde ve grup birlikteliğinde önemli olan bazı konulara değinilmiş ya da onların dikkati bu konulara çekilmeye çalışılmıştır.

Her hafta genel olarak aynı hareketler ile gruba başlanması çocuklarda ve proje gönüllülerinde bir sonraki hareketi bildikleri için ‘öngörebilmek’ duygusunun sonucu olan güven ortamının yaratılmasına katkı sağlamıştır. Bu hareketler grup içi iletişimi kolaylaştırarak verimli olduğu kadar eğlenceli zaman geçirilmesi de sağlamıştır.

Gruba, ısınma hareketleri ve oyunlarının yanı sıra katılımcıların zihinsel olarak odaklanmalarını sağlayacak çeşitli aktiviteler ile başlanması, yalnız çocukların değil gönüllülerin de rahatlamasına grup da kendilerini güvende hissetmelerine ve kendilerini ifade etmelerine ortam sağlamıştır.  ‘Tiyatro Atölyesi’ kapsamında yapılan paylaşımda grup içinde gündeme gelen sorun davranış ve tutumlara göre aşağıdaki noktalara odaklanılmıştır:

  • İletişim becerilerinin desteklenmesi
  • Eğitime ve gelişime ilişkin motivasyonun arttırılması
  • Sorunu olan çocuğa destek verilmesi, ilgilenilmesi
  • Kurumlarında kavgaya neden olan konular üzerinde konuşulması, tartışılması
  •  Madde bağımlılığı, arkadaşlık ilişkileri gibi konularda düşündürerek farkındalık yaratılması
  • Grup üyelerinin birbirinin duygu durumuna empati kurmaları ve buna uygun davranışlar sergilemeleri?
  • Grup üyelerinin birbirine güven duygusu geliştirmeleri
  • Sevgi göstermede mutlaka  ‘yapışık’ olunmasının gerekmediği
  • Sağlıklı beslenmenin önemi,
  • Çocukların konuşma, anlatma ve cevap vermesi için desteklenmesi,
  • Gelirken selamlaşma, giderken vedalaşma, uğurlama davranışlarının geliştirilmesi
  • Kimsenin bir diğerine karşı yönetici olmaması,
  • İyi zaman geçirmeleri

Çalışmalar Sırasında Karşılaşılan Güçlükler

  • Grubun büyük bir grup olması grup süreçlerini olumsuz etkileyerek özellikle her bir öğrencinin gruba aktif katılımlarını dolayısı ile de gruba ait hissetmelerini zorlaştırmıştır.
  • Çocuk sayısına göre öğrenci sayısının fazla olması bazı öğrencilerin çocuklar ile birebir iletişme geçmelerini güçleştirmiştir.
  • Her bir oturumun ardından düzenli toplantıların yapılamamış olması öğrencilerin grup süreçleri üzerinde düşünerek farkındalık kazanmalarını zorlaştırmıştır.

ÇOCUKLARLA BİRLİKTE PROJESİ TİYARO ATÖLYESİNİN DEĞERLENDİRMESİ

Proje Gönüllüleri ve Çocuklar Arasında Denk Bir İlişki Kurma/Kaynaşma Aracı Olarak ‘Tiyatro’

Tiyatro çalışmaları, zaman zaman öğrencileri zorlasa da grup üyelerinin denk bir ilişki içinde doğal iletişim kurmalarını sağlamıştır. Proje gönüllülerinin aşağıdaki ifadeleri bu durumu çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.

“İlk başta bana bu hareketler çok saçma geldi. Aslında anlamsız desem daha iyi olur. Yapmak istemedim. Fakat gruptan da ayrı kalmak istemedim. Yaptığımız ısınma hareketleri benim için her geçen hafta daha bir anlam kazandı. Her hareketi çok rahat bir şekilde yapmaya başladım”. (Proje gönüllüsü)

“Ben aslında normalde çok çekingenim yavaş yavaş çalışmalar ilerledikçe çok doğal olduğumu fark ettim. Hareketlerimde çok samimiydi. Ortamdaki atmosfer beni buna sürükledi.” (Proje gönüllüsü)

Bağlanma İlişkisi: Ayrılığa Hazırlanma Aracı Olarak ‘Tiyatro’

B.‘nin haftada iki gün ayrıca kuruma giderek çocuklar ile güvene dayalı bir ilişki kurmuş olması çocuklar için süreklilik duygusunun gelişmesine katkı sağlamıştır.

B. ‘nin gidişi veda partisi ve öncesindeki haftalarda çocukların ayrılığa hazırlanmaları ve ayrılık olgusunu çalışmaları için bir fırsata dönüştürülmüştür. B. ‘nin gidişi sağlıklı bir şekilde de ayrılıkların olabileceği ve bunun da yaşamın vazgeçilmezlerinden olduğunun konuşulması için fırsat sağlamıştır. Bu süreçte çocuklara ayrılıkla ilgili düşünce ve duygularını ifade edebilmeleri için olanak sağlanmıştır.  Paylaşımlarda, çocukların en önemli problemlerinden birinin başta ebeveynleri olmak üzere etraflarındaki insanlar ile sürekliliği olan bir ‘bağlanma ilişkisi’ kuramamaları sorunundan hareketle, gerçek bir bağ oluştuğunda fiziksel yakınlık olmaksızın da duygusal iletişimin sürekli olabileceği vurgulanmıştır. Özellikle çocuklardan birinin B. ile kurduğu ‘yapışık’ ilişki üzerinde de çalışılmıştır.

Grup Bütünlüğünün Ve Uyumun Sağlanmasında Ve Kendini İfade Etme Aracı Olarak ‘Tiyatro’

Genel olarak çocukların atölye etkinliklerinden keyif aldıkları, tiyatro çalışmalarının onların rahatlamalarına ve kendilerini ifade etmelerine büyük katkı sağladığı, katılımlarını kolaylaştırdığı görülmüştür. Süreç içinde çocuklar kendi kişilik özelliklerine ve yapılarına göre gruba katılmışlardır

İlk haftalarda çocuklar öncelikle çekingen, yapılan aktivitelere katılmaya çok gönüllü görünmeyen bir tavır sergilemişlerdir. Başlarda Y. liderliğini almak için sürekli bir çatışma halinde olmuştur. Nereye yönlendirileceği bilinemeyen bir öfke grubun çalışmalarında zaman zaman çok sert bir şekilde ortaya çıkabilmiştir. Ancak çocuklara gösterilen ‘anlayışlı’, ‘kapsayıcı’ yaklaşımlar çocukların duygularını kontrol etmelerini kolaylaştırmıştır. Uyum sorununu en sert yaşayan ve bu yıkıcı duygu durumunu etrafındakilere gerek sözleri gerekse davranışları ile çok sert bir şekilde hissettiren Y’nin tutumu darbuka çalmaya olan ilgisi ve hevesi sayesinde müziğe yönlendirilebilmiştir. 13 Yaşında olan Y. agresif, kırıcı ve kaba davranışları ile dikkat çekmiştir. Sokakta yaşayan çocukların kendilerine korku imajı vererek (kabadayılık, külhanbeyliği, saldırganlık) dış tehlikelerden korunmaya çalışmaları sık karşılaşılan bir durumdur. Diğer çocuklarla hatta öğrencilerle olan ilişkilerinde kavgacı bir tutum sergileyen en fazla uyum sorunu yaşayan Y. ilk haftalar gruba kulağında mp3 çaları ile katılmıştır. Grubu oturduğu yerden kulağında mp3 çaları ile izleyen Y. konuşmalarla ilgilenmiyor izlenimi verse de saklamaya çalıştığı ilgisi açık bir şekilde görülmüştür. Bir süre sonra Y. kulaklığı takmayarak gruba dahil olmaya başlamıştır. her hafta grup çalışmasa Çok iyi darbuka çalan Y.’nin darbuka çalması ve danslarla oturuma son verilmiştir. Darbukası sayesinde Y.kendisine ayrıcalıklı bir rol vererek gruba dahil olmuştur.

Müzik aracılığı ile kendini ifade etme ve yine müzik aracılığı ile gruba katılma şansını bulan Y. bir defasında darbukasını bir kenara bırakarak yerde daire şeklinde oturan gruptan gözlerini kapatmasını ve bir aile hayal etmelerini isteyecek kadar gruba uyum sağlamakla kalmamış, grubu ruhsal süreçlerini çalışabilecek ve kendini ifade edebilecek kadar güvenli bulabilmiştir. Diğer çocuklarında katkıları ile kısa bir süreliğine aile imgesi üzerinde çalışılmış ancak daha sonra bu çalışmaya çocuklar tarafından devam ettirilmek istenmemiştir.

15 Yaşında olan Ş. ilk haftalarda çok az nerdeyse hiç konuşmamasına rağmen oyunlara büyük bir hevesle katılmıştır. Zamanla Ş.’nin daha rahat konuşmaya ve düşündüklerini ifade etmeye başladığı görülmüştür. Sessiz, sakin görünmekle birlikte özelikle ‘hayvan sesi taklidi’ çalışmalarını kendisini ifade etmenin etkin aracı olarak kullanmıştır.

İlerleyen haftalarda çocuklar daha rahat olmaya ve aktivitelere daha çok katılmaya başlamışlardır. Hatta bazı aktiviteleri kendileri başlatıp, grup sohbetlerinde kendileriyle ilgili paylaşımlarda bulunmuşlar, duygu ve düşüncelerini ifade etmişlerdir. Özellikle sağlıklı beslenme ve sigaranın zararları ile ilgili konuşmaların onları çok etkilediği görülmüştür. Her hafta büyük bir istekle gruba gelen çocukların genel olarak bir hafta önce konuşulan konuyu hatırladıkları ve üzerine düşündükleri görülmüştür. Çocuklardan bazıları sigarayı bırakmaya çalışarak çalışma aralarında süt talep etmeleri olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.  Özellikle O. ve Ş. grup ile sigarayı bırakma konusundaki çaba ve isteklerini paylaşmışlardır.

Çocukları İlgilendiren Konularda Paylaşımlarda Bulunmak İçin Güvenli Bir Ortamın Hazırlayıcısı Olarak ‘Tiyatro’

‘Tiyatro Atölyesi’  sonrası paylaşımda grup içinde gündeme gelen sorun davranış ve tutumlara göre belirli konular ele alınarak grup içinde tartışılmıştır. Çocukların birbirlerine yönelik genellikle çok sert ve saldırganca tutumlarından hareketle kendi içlerindeki çatışmalar nedenleri ile söz konusu edilmiştir. Aralarındaki ilişkiler açık ve samimi bir şekilde çocuklar tarafından gruba tartışmak üzere getirilmiştir. Burada edindikleri deneyimleri kendi hayatlarına nasıl taşıyabilecekleri üzerinde durulmuştur. Bu tartışmalarda kurumda çalışan K.’ nın varlığı olumlu yönde etkili olmuştur. Kurum personeli olan ve grup çalışmalarına düzenli olarak katılan K. üniversitedeki paylaşım ile kurum yaşantısı arasında bir köprü rolü de üstlenerek çocuklardan kurumdaki tutum ve davranışları ile üniversitedeki tutum ve davranışları arasındaki büyük fark üzerine örnekler de vererek çocukları düşündürmeye çalışmıştır. Gruba düzenli olarak katılan kurum personeli K. çocukların işbirlikçi tavırlarından çok etkilendiğini çocukların bu yönünü ilk kez gördüğünü son haftalara doğru sıklıkla ifade etmiştir. K. grup çalışmalarının kendisine de iyi geldiğini en önemlisi de çocukları böylesi olumlu tavırlar içinde görmenin kendisini duygulandırdığını ifade etmiştir.

Son haftalara doğru ilk haftalarda görülen el şakası ve kaba sözler zaman içinde tamamen ortadan kalkmıştır. 17 yaşında olan O. başta oldukça çekingen olmakla birlikte oyunlara katılmış ve düşündüklerini paylaşmaya çalışmıştır. Duygu durumu çok değişken olan O. bir an hüzünlü, bir başka an neşeli olmuştur. O. kendi talebi üzerine Psikoloji Bölümü öğrencisi olan ve terapi eğitimlerini tamamlayarak alanda psikoterapist olarak da çalışan M.’den birebir destek almıştır.

PROJENİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Kurumlar arası ve disiplinler arası işbirliğine, genç-çocuk etkileşimine, eğlenerek öğrenme etkinliğine dayanan ve travma yaşamış çocuk grubu ile sürdürülen bu uygulamanın tüm sorunlara karşın birçok olumlu gelişime de yol açtığı görülmektedir.

Başında uygulamalara katılmayan veya katıldığında bunu çok yadırgayan çocuklar ve hatta öğrenciler sonraları rahatlıkla oyunlara katılıp çalışmalara aktif olarak katılmaya başlamışlardır. Çalışmalar sayesinde grup üyeleri arasındaki iletişim artmıştır. Önceleri bazı çocuklar özellikle de Y. katılıma direnç gösterirken sonraları üstlerine düşülmediğinde kendiliklerinden uygun bir etkinlik (müzik) ile katılmaya başlamışlardır. Genel olarak S. ve O.uyumlu davranışlar sergilemişlerdir. Hatta konuşulanlara dayanarak sigara azaltma (O.) ve süt içme gibi daha sağlıklı yaşama yönelme belirtileri göstermişlerdir. Grupta kuralları anlama, öğrenme ve uygulama davranışları gözlenmiştir.

S. ve O. hiçbir şeyle ilgili söz alıp konuşmaz iken sorunlarını anlatmaya başlamışlardır. Hiçbir şeye ilgi duymaz çekinik dururken hatta sorulara cevap vermezken daha çok anlatır olmuşlardır. Bazı çocuklar okuma yazma isteği göstermişler ve uygun yerlere yönlendirilmişlerdir. Kurumlarında bazı olumsuz durumlarda birbirlerine yardımcı olabilecekleri durumlar olmuştur (biri kurumdan kaçtığında diğerinin onun yerini söyleyip kuruma getirmesi gibi)Üniversiteye gelirken sevinç belirtileri göstermişlerdir. Gelmeyi istemeleri çalışmalarla ilgili memnuniyetlerini ortaya koymuştur. Önceleri hiçbir konuda istek göstermeyen, konuşmayan, birbirleri ile takışan çocuklar, dönem sonunda grubun da destekleri ile okuma yazmaya ve meslek edinmeye ilişkin istek ve motivasyonlarını ifade etmişlerdir.

SONUÇ

Tiyatro, üniversite ve devlet kurumu işbirliğinde yürütülen bu çalışmada, toplumdan en fazla dışlanan grubu oluşturan sokakta yaşayan çocukların toplumla bütünleşmeleri bakımından son derece etkin bir araçtır. Tiyatro aracılığı ile çocukların psikososyal, bilişsel ve dil gelişimlerine ve kendilerini ifade edebilecekleri, ilişki kurabilecekleri ‘güvenli bir ortam oluşturmak’ yolu ile onların duygusal gelişimlerine katkı sağlanmasının yanı sıra çocuklar üzerinde terapötik bir etkisi olduğu yürütülen çalışmalarda açık bir şekilde görülmüştür. Tiyatro, ayrıca sadece öğrenciler ve çocukların değil proje yürütücülerinin de eşit bir konumda gruba dahil olarak denk ilişkiler kurulmasını, deneyimleyerek karşılıklı öğrenme olanağına ve grup üyelerinin olabildiğince doğal bir şekilde gruba katılarak grubun güvenli bir ortam olmasına katkı sağlamıştır. Grup da duyguların ifadesi ve duyguların üzerine çalışılması için terapötik ilişkinin olmazsa olmazı olan ‘güvenli’ ortam tiyatro,  aracılığı ile sağlanmış olmuştur.

Sokakta yaşayan çocuklar ile çalışmak son derece yorucu çalışanlara kolaylıkla tükenmişlik duygusu yaratabilecek hatta yaptıkları işe yönelik inançsızlık yaşamalarına neden olabilecek zor bir alandır. SOYAÇ tarafından yürütülen projeler açık bir şekilde göstermektedir ki düzenli süpervizyonlar ve eğitimlerle desteklenecek olan ilgili bölümlerin üniversite öğrencilerinin bu türden projeler ile alanda çalışmalar verilen hizmeti destekleyici etkin bir yöntemdir.